A - B - C - Ç - D - E - F - G - H - İ - K - L - M - N - O - Ö - P - R - S - Ş - T - U - Ü - V - Y - Z
- Aba/Abıla/Abula: Büyük kız kardeş
- Abovoli: Bellenip devrilen toprak. Bellenmiş yerle bellenmemiş yer arası.
- Abramak: Karşılamak
- Abradı: Karşıladı.
- Abril: 13 nisan – 13 mayıs arasındaki ay
- Abroş olmak: Tütün, mısır, fasulye gibi sebzeler özürlü, çirkin bir vaziyette olmak.
- Abroşim olmak : Buruşmak, yanık olmak.
- Abugos: Yiğit, Delikanlı
- Abula: Abla Ör:Abulani alacağum.
- Aca: Acaba Ör:Aca parasi var mi?
- Acindan ölmek: Çok acıkmak
- Acolmak : Acıkmak
- Afalina: Yunus balığının büyüğü
- Afana/Afona: Çabuk tükenen, çok harcanan bereketsiz.
- Afkurmak: Havlamak
- Aga/Aka: Ağabey, Yaşça büyük erkeklere hitap sözü.
- Agitmek: Götürmek, taşımak.
- Ağaç karganağı : Ağaçkakan
- Ağurluk: Ağırlık. Gelin için alınan giysi, eşya, takılar.
- Ağustoz Ayı: 14 Ağustos-13 eylül arası.
- Ağuz: Lohusa ineğin sütünden yapılan bir çeşit yemek.
- Ahan: İşte anlamında kullanılır.
- Ahbun: Hayvan dışkısı. Kömre ile aynı anlamdadır.
-
Ahretluk: Sofi, derviş, takva sahibi anlamında kullanılır. O ahretluk biri.
- Akacak: Köy evlerinde, odalarda genellikle köşelere yapılan, duş almak-banyo yapmak için kullanılan, küçük beton zemin.
- Alabluz: Bir tür saç tıraşı şekli.
- Alandulan olmak: Rahatsızlanmak.
- Alas/Alaş: Büyük, geniş.
- Alaşa: Gözü orda burda, gözü oynaşta, gözü dışarda.
- Alaz: Dalga gecmek, girgir yapmak. ÖR : Sen benimle alaz mı ediyorsun ?
- Aletiruk: Pille çalışan el feneri.
- Altiyan: Alt yan, aşağı yan.
- Amassovede: Şaşırma hali.
- Amel: İshal
- Ammofloğo: Şaşırma anında, şok geçirme halinde “Ya şuna baksana” anlamında veya argo ismiyle “vay anasını be” anlamında kullanılır.
- Amofta/Hanofta: Dağ çileği
- Amofteodeniye: Beklenmedik, kötü, hoşa gitmeyen bir haber veya olay karşısında söylenen söz, eyvah.
- Amofti: Biçimli, güzel, hoş
- Anagodoslanmak: Bir şeye üzülmek , çok sıkıntılanmak.
- Analis: Yumuşama. Örn:Peynir analis etti..
- Anca: Şimdi.
- Andaval / Mandaval: Kalın kafalı. Aptal. Tutuk. Düşüncesiz. Anlayışı kıt.
- Anderda Çayel: Genellikle aklı bir karış havada olan gençler/ergenler için kullanılır.(çeyel=cahil)
- Ander da Peydamal: Hem ender (ander/nadir), hem de epey de mal” cümlesinin Akçaabat aksanıyla kısaltılmış hâlidir. Başka deyişle bu kalıp, ”görül(e)meyecek kadar” ya da ”ender (nadiren) görülecek kadar mal.. Aptal..! Salak..!”, manasında kullanılmaktadır.
- Ander Galsın: Olmaz olsun. Ör:Ander galsın sevdaluk.
- Andıra, Andırna, Andırana: Yöremizde ”Koca Yemiş” olarak bilinir. Çevrenin florasına uygun olarak kendi kendine yetişen, yerli adı ile Andırana (Andırahna) ya da gerçek adı ile Kocayemiş’tir.
- Andigos: Halsiz olma, hastalanma hali.
- Anis: Yaprağı hayvanlara yedirilen ve dağlarda olan bir ağaççık.
-
Angırmak: Merkep bağırması, anırmak. Kötü sesle merkep gibi bağırmak…
- Angona: Zararsız, 1-2 karış boyunda, gözleri olmayan kör yılan. Genellikle çayır biçerken karşımıza çıkarlar.
- Ankmak/Angmak: Anmak, bahsetmek. Ör:Seni angduk/ankduk.
- Ansırmak/Ansirmak: Hapşırmak
- Ansirik/Ansırık: Hapşırık
- Anzuk atmak : Boş boş dolanma anlamında. Ör: Ne anzuk ataysin…
- Aporli / Aporla: Hoparlör.
- Arguli/Arguli gitmek: Yani yandan yandan git anlamında, yandan, bayırdan anlamlarında kullanılır
- Arguri: Yatay-dikey arasında bir eğiklik. 45 dereceye takabul eden eğiklik.
- Arhana/Arana: Örümcek.
- Arhana Ketani: Örümcek ağı.
- Aşana: Köy evlerinde insanların oturduğu kısım. Oturma odasının karşılığı. Aşana “Aşhane” den gelir. Eski evlerde oturma odası ve mutfak birdi .
- Aşlama: Fidan anlamında kullanılır. Aşlamalar kurudi.
- Aşortman: Eşofman
- Atlaliza: Çekirge’ye yöremizde verilen addır. (Bkz. Atlanca, Atlangoç)
- Atlanca: ”Atlar ancak” manasında veya ”Zıplar Ancak” anlamını karşılayacak şekilde Çekirge’ye yöremizde verilen addır.
- Atlangoç: Çekirge’ye yöremizde verilen addır. (Bkz. Atlanca)
- Avara: Avare
- Ayak Yolu: Tuvalet
- Ayakdaş: Yolda birlikte giden Ör:Ayakdaşın var mI?
- Ayam: Hava/gökyüzü
- Ayerit Ayı: Kasım ayı.
- Ayna: Tütün dizilerinin asıldığı hareketli aparat, vagon…
- Azdira: Ejderhaya benzetilen korkunç büyüklükteki yılanlara verilen addır. Eski kaynaklarda bu yılanların ”Yoroz” burnunda ve vadisinde yaşadığı ifade edilemktedir.
- Azer Azer: Az az, çok az bir miktar, az miktarda anlamındadır. (Bkz. Gıdim Gıdim)